Telefon

0(312) 466 3838

Barbaros Mah. Büklüm Cd. No:72

Kavaklıdere/Çankaya/Ankara

Üriner Sistem Taş Hastalığı

Üriner Sistem Taş Hastalığı

İnsanlık tarihi kadar eski olan taş hastalığı yurdumuzda (ortalama %15) diğer ülkelere nazaran daha sık görülmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda taş oluşumunda etkili olan faktörler şöyle sıralanabilir:

  • Genetik Yatkınlık: Taş oluşumundaki en önemli risk faktörlerindendir. Taş hastalığı olan hastaların ailelerinde %10-40 arasında değişen oranlarda ürolitiazis anamnezi mevcuttur.
  • Yaş ve Cinsiyet: Taş hastalığı genellikle yirmili yaşlarda başlamaktadır. Erkeklerde biraz daha sık görülmektedir.
  • Coğrafi Dağılım: Dağlık ve tropikal bölgelerde daha sık görülmektedir. Dünyada en fazla Suudi Arabistan’da, en az da İtalya ve Çin’de görülmektedir. Türkiye’de ise en sık güneydoğu anadolu bölgesinde görülmektedir.
  • İklim: Taş oluşumu özellikle yaz aylarında daha sık olmaktadır.
  • Beslenme: Taş oluşumundaki en önemli faktörlerden biridir. Özellikle alınan su miktarı önemlidir. Alınan su miktarı arttıkça risk o kadar azalmaktadır. Bunun yanında protein ve karbonhidrattan zengin, lifli gıdalardan fakir diyet taş hastalığı riskini arttırmaktadır.

Taşlar kimyasal yapılarına göre kabaca kalsiyum içeren ve içermeyen taşlar olmak üzere 2 grupta incelenirler. Kalsiyum içeren taşlar tüm taşların %85’i olup, genellikle 2 şekilde bulunur; kalsiyum oxalat ve kalsiyum fosfat. Kalsiyum içermeyen taşlar daha nadir olup, bunlar arasındaki en sık görülenler ürik asit, sistin ve enfeksiyon taşlarıdır. Klinik Bulgular: İdrar yolları taşları eninde sonunda sıklıkla ağrıya neden olurlar. Ağrı genellikle iki şekilde oluşur. Bunlardan en sık görüleni ve en önemlisi renal kolik dediğimiz, böğüre veya kasığa bıçak saplanır tarzda olan ağırlardır. Bu ağrılar çok şiddetli olup, genellikle bulantı-kusmayla beraberdir. Taşların yaptığı diğer ağrı şekli kolik tarzı olmayan künt ağrılardır. Bu ağrılar hafif ağrılar olup, genellikle devamlılık arz ederler. Böbrekten çıkmış idrar yolarına düşmüş taşlar kasıkta ağrı yaptıklarından sağ tarafta apandisitle karışabilirler. Klinik olarak hastalarda ikinci sıklıkta görülen bulgu idrarda kan görülmesidir. Bu durum makroskopik ve mikroskopik olmak üzere hastaların %85’inde bulunur. Nadiren tam tıkanıklık durumlarında hiç kan görülmeyebilir. Taş hastalarında, tıkanıklığa bağlı olarak enfeksiyonlarda sık görülmektedir. Enfeksiyon çok basit formda olabileceği gibi, ağır böbrek iltihabına dahi yol açabilir. Bu durumlarda ateş sıklıkla vardır.

Tanı Yöntemleri

Yukarıdaki klinik bulguları olan hastalara ilk olarak Direkt üriner sistem grafisi çekilmelidir. Bu filmle taşların %85’ine tanı konulabilir. Bu filme ek olarak hastalara ultrasonografi, IVP ve tomografi yapılabilir.

Tedavi Yöntemleri

Taş hastalığında tedavi modaliteleri çok farklılık göstermektedir. Bazı hastalara hiç bir şey yapılmaz iken, bazı hastalara acil olarak cerrahi tedavi uygulanabilir. Tedavi seçeneklerini şöyle sıralayabiliriz:

Taş kırma yöntemi (ESWL)

Günümüzde taşların tedavisinde uygulanan en kolay ve en az zahmetli yöntemdir. Vücut dışında oluşturulan şok (basınç) dalgalarının böbrekteki taşlar üzerine odaklanması ile taşların kırılması esasına dayanan modern, pratik ve ağrısız tedavi şeklidir. Ancak her taşın tedavisi için uygun olmayıp sadece çapı 2 cm. nin altındaki böbrek taşlarının en etkili tedavi şeklidir. Bu yöntemle taşlar küçük parçalara ayrıldıktan sonra vücuttan dışarı atılabilmektedir. Tedavi sonuçları başarılı olup, uygun hastaların seçimi çok iyi yapılmaktadır. Büyük taşlar, aşırı şişmanlık, kanama bozuklukları, idrar yollarında enfeksiyon ve idrar yollarında tıkanıklık bu yöntem için engel teşkil eden faktörlerdir.

Üreteroskopi

Böbrek ile idrar torbası arasında yer alan üreterde ( idrar kanalı ) takılıp kalan taşların yine hemen hemen hepsi açık ameliyat yapılmaksızın endoskopik ( kapalı, ameliyetsız ) yoldan girişimler ile tedavi edilebilmektedir. İşlem sırasında ışıklı alet ile önce idrar torbasına, sonra da taşın bulunduğu idrar kanalına girilerek ilerlenir ve taşın bulunduğu bölgeye gelince küçük taşlar değişik girişimler ile direkt dışarı alınır. Eğer taş büyük ise, olduğu yerde kırılarak küçük parçalara ayrılır ve bu parçalar tek tek temizlenir. Geri kalan çok küçük taşlar ise kendiliğinden dökülür. Bu yöntem sonrasında hastaya bir kesi yapılmadığı için hastanın iyileşmesi ve günlük aktivitelerine dönmesi çok hızlıdır. Bu yöntem özellikle idrar kanalının alt kısmında ( idrar torbasına yakın ) yerleşmiş taşların alınmasında ilk tercih edilen tedavi yöntemdir. Orta ve üst bölümde yerleşen taşların çoğu taş kırma yöntemi (ESWL) ile tedavi edilebilmektedir.

Perkütan taş cerrahisi

Modern yöntemler devreye girmeden önce böbreklerin içerisinde yer alan taşlar açık ameliyatlar yapılarak alınmaktaydı. Vücutta yapılan büyük kesiler nedeniyle açık ameliyatlar hastanın uzun süre hastanede kalmasına, iş ve günlük aktivitelerini bırakmasına sebep olup, bu tedaviler sonrasında ameliyat yarasının iyileşmesi ve hastanın ayağa kalkması da uzun zaman almaktaydı. Günümüzde artık böbrek taşlarının çok az bir kısmı (% 1) açık ameliyat yöntemi ile alınmaktadır. Taş kırma yöntemi ile tedavi edilemeyen veya kırılsa da dökülemeyecek büyüklükte olan taşların çoğunda hastalara açık ameliyat yapmadan, böbreğe tek bir kanaldan girilerek (kapalı yoldan) tedavi yapılabilmektedir. Perkütan yoldan taşın cerrahi tedavisi olarak ta isimlendirilen bu işlem sırasında ciltte açılacak küçük bir delikten böbreğe girilerek, böbrek içinde ki taşlar gözle görülebilmekte, sayısı ve büyüklükleri net bir şekilde değerlendirebilmektedir. Küçük olan taşlar kolaylıkla dışarı alınabilirken, büyük taşlar olduğu yerde kırılarak küçük parçalar halinde temizlenebilmektedir. Sadece tek bir kanaldan girildiği için bu yöntemin böbrek fonksiyonları üzerinde ciddi hiçbir etkisi olmayıp hayat kalitesi açısından da hastaya çok az zarar veren bir yöntemdir. Bu yöntem yüksek başarı oranları ile işlem sonrasında hastaların herhangi bir ameliyat yarası olmaksızın erkenden ayağa kalkıp, çok kısa sürede iyileşerek, aktivitelerine dönmelerine müsaade etmektedir.

Açık ameliyatlar:

Yukarıda sözü edilen modern, pratik ve hastaya çok az zarar veren yöntemlerin devreye girmesi ile günümüzde idrar yollarında yer alan taşların çok az bir kısmı (% 1) kadarında açık cerrahi (vücuda kesi yaparak) girişimler gerekli olmaktadır. Teknik donanım ve deneyimin olduğu merkezlerde bu tür girişimler hemen hemen terk edilmiş durumdadır. Taşın çapının çok büyük olup böbreğin hemen tüm boşluklarını doldurduğu hastalarda bu yöntem tercih edilmektedir.

7/24 Kolay Randevu